Temsa, Mısır'la yetinmeyecek
EKONOMİ SERVİSİ
Temsa Genel Müdürü Mehmet Buldurgan, Temsa'nın 10 ayda Mısır'daki otobüs fabrikasını bitirip pilot üretime yavaş yavaş başladığını bildirdi. Mehmet Buldurgan, geçen yıl şubat ayında temelini attıkları Mısır'daki otobüs fabrikasının bu yıl nisan ayında açacaklarını belirterek yılda 1000 otobüs-midibüs kapasiteli tesisin Orta Doğu, Körfez ve Kuzey Afrika ülkeleri için ihracat üssü olacağını kaydetti. Buldurgan, yurtdışında tesis kurmak için başka alternatifleri de değerlendirdiklerini söyledi.
Buldurgan, Temsa'nın geçen yıl ihracatını yüzde 11 artırarak 178 milyon dolara çıkardığını, toplam 993 adet otobüs ve midibüs ihraç ettiğini, cirosunun ise 1 milyar YTL olduğunu bildirdi. Temsa'nın Avrupa'daki pazar payının yüzde 7 olduğunu, bunu 2008 yılında yüzde 10'a çıkarmayı planladıklarını anlatan Buldurgan şu bilgileri verdi:
"Bu yıl 200 milyon dolar ihracat bekliyoruz. İhracatta büyümeye ve kalıcı başarı sağlamaya devam edeceğiz. Hedef 200 milyon dolar ihracat rakamını yakalarken, toplam ihracatı 1100 adete yükseltmek. Yurtiçinde toplam pazar beklentimiz 650 bin adet. Ertelenmiş talebin de etkisiyle pazarda yüzde 10 büyüme bekliyoruz."
Buldurgan, nisan ayında belediyelere yönelik Prestij City modelinin piyasada olacağını bildirdi.
ULUSLARARASI LİKİDİTE KOŞULLARININ KÖTÜLEŞTİĞİNİ BELİRTEN YKB GENEL MÜDÜRÜ BAYAZIT:
Kaynak toplamada içeri ağırlık kazanacak
YKB Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, global piyasalardaki sorunların etkisini azaltacağını, merkez bankalarının aktif tavırları ve gelişmekte olan ülkelerdeki dinamizm nedeniyle global bir durgunluk beklemediğini söyledi
Kadife Şahin
Yapı Kredi Bankası (YKB) Genel Müdürü Tayfun Bayazıt, yeni yılda Yeni Türk Lirası'nın (YTL) değerinde bir değişiklik beklemediğini söyledi. 2007 yılının son aylarında tırmanış göstermesine karşın enflasyonun 2008'de yeniden düşme eğiliminde olacağını belirten Bayazıt, buna karşın yüzde 4 enflasyon hedefinin yine de tutturulamayacağını belirtti.
Türkiye ekonomisi için yeni yılda en temel risklerden birinin dış piyasalarda yaşanan sorunlar olduğuna dikkat çeken Tayfun Bayazıt, bankacılık sektörünün 2007'den daha fazla büyüyeceğini ve bu büyümenin daha çok bireysel ve KOBİ kredilerinden sağlanacağını anlattı. Bayazıt'ın 2008'de ekonomi, dış piyasalar ve bankacılık sektörüne ilişkin öngörüleri şöyle:
2008'de Türkiye ekonomisi nasıl bir seyir izleyecek?
Son iki ayda yaşanan artışa rağmen 2008'in enflasyonun tekrar düşüş trendine gireceği bir yıl olmasını bekliyorum. Ancak yüzde 4'lük hedefin yine tutturulamayacağını, enflasyonun yüzde 5.5 - 6 aralığında olacağını tahmin ediyorum.
Enflasyondaki bu seyir Merkez Bankası'nın (MB) eylülde başladığı faiz indirim sürecinin 2008'in ilk birkaç ayında da sürmesine izin verecek. Faiz indirimlerinin etkisinin ve enflasyondaki gidişin değerlendirilmesi amacıyla MB'nin faiz indirimlerine bir süre ara verdikten sonra, yılın ikinci yarısında bir miktar daha faiz indirip 2008 sonunda gecelik faizleri yüzde 14'e çekmesini bekliyorum.
Faizin düşmesine paralel olarak 2008'de iç talebin 2007'ye göre daha canlı olacağını hem özel tüketim hem de özel yatırım harcamalarının büyümeye katkı yapmasını bekliyorum. YTL'nin reel değerinde önemli bir değişiklik beklemiyorum.
Riskler söz konusu mu? Varsa bunlar neler?
Türkiye ekonomisi için en önemli risklerin başında dış piyasalarda hâlâ daha devam eden sıkıntılar geliyor. Bu sıkıntıların daha ne kadar süreceği ve boyutunun ne olacağı hâlâ bilinmiyor.
2007'de bozulan kamu mali dengelerinin 2008'de izleyeceği seyir, IMF ile ilişkilerde izlenecek yol, AB ile ilişkiler ve Kuzey Irak'taki durum başta olmak üzere diğer jeopolitik riskler de yıl boyunca yakından izlenmesi gereken konular. Ekonomik ve siyasi alanda yapılacak bazı reformlar ve özelleştirmeler Türkiye'nin avantajları olabilir.
Kaynakta içeriye yöneliş
Bankalar 2007'yi nasıl kapattı?
Sektör ekonomik, siyasi birçok soruna ve yüksek reel faize rağmen büyümeyi sürdürdü. Özellikle bireysel kredi ve KOBİ'lerde sağlanan büyüme bilançolarda dikkat çekti.
Bankaların giderek daha da oturan risk yönetim sistemlerine sahip olmaları, maliyet kontrollerinin sıkılaştırılması ve faiz getirili aktiflerin bilanço içindeki payının artırılmasına yönelik stratejiler, sistemin kârlılığının devam etmesini sağladı.
Bankacılık için 2008 öngörünüz ne, nasıl gelişmeler olabilir?
Bankacılık sektörünün 2008'de 2007'ye göre daha fazla büyümesini bekliyorum. Çünkü faizlerdeki düşüş beklentisiyle birlikte sektörün geneline yayılan şube artışı var. Öte yandan faiz marjlarının daralmaya devam etmesi kârlılıklar üzerindeki baskıyı artıracak.
Bu nedenle bankacılık hizmet ve komisyon gelirlerini artırma, maliyetleri kontrol etme ve etkin risk yönetimi uygulamalarıyla, kârlılığın sürdürülmesine çalışılacak.
Uluslararası likidite koşullarındaki kötüleşme nedeniyle bankaların yurtdışından kaynak kullanma maliyetleri artacak. Bu da sektörün kaynak toplama çabalarını daha çok iç piyasaya yoğunlaştırmasına neden olacak.
'Sorunlar var ama global durgunluk olmaz'
Global ekonomiye ilişkin tahminleriniz nedir? Türkiye bunlardan nasıl etkilenir?
Global piyasalarda son aylarda ortaya çıkan sorunların 2008'de de sürmesini ancak etkisinin giderek azalmasını bekliyorum. Finansal piyasaların tekrar normal işleyişine dönmesi, borç verme ve yatırım yapma iştahının artmasının biraz daha uzun sürebileceğini düşünüyorum. Likidite ve kredi piyasalarındaki sorunlar özellikle gelişmiş ülkelerde olmak üzere dünyada büyüme hızlarında bir düşüşe neden olacak gibi gözüküyor.
Bunun dışında yüksek gıda ve mal fiyatları, dünya çapında enflasyonda artış endişesine neden oluyor. Son dönemde durgunluk kaygısının sıkça dillendirilmesinin arkasında da bu beklentiler var. Ancak merkez bankalarının aktif tavırları ve gelişmiş ülkelerin gelişmeleri yakından izlemeleri ve gelişmekte olan ülkelerin süren dinamizmi sayesinde global bir durgunluğun yaşanmayacağını tahmin ediyorum.
İktisatçı taşınmaya karşı
Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması konusuna iktisatçılar genellikle soğuk bakıyor. Taşınmanın para politikası açısından anlamlı olmadığını savunan bazı iktisatçılar, kararın farklı yönlerinin bulunabileceğine dikkat çekti
EKONOMİ SERVİSİ
Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması, yalnızca iş örgütlerinin değil, ekonomi yazarları ve iktisatçıların da gündeminde. Milliyet'in görüşünü aldığı altı iktisatçıdan sadece Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, önemli
olanın yer değil bağımsızlık olduğu görüşünü dile getirdi. Diğer beş iktisatçı, taşınma kararına çeşitli yönlerden sert eleştiriler yöneltti.
Hürriyet yazarı Ege Cansen, kararın 'cumhuriyet düşmanlığı ve inşaat yapma merakından' kaynaklandığını belirtti. CHP Milletvekili, eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, hükümetin bu girişimle Merkez Bankası Başkanı Yılmaz'ı da istifaya zorladığı yorumunu yaptı. Öztrak, ayrıca "Ataşehir'i kimler biliyordu? Burada bir arazi rantı var mı?" diye sordu.
Hürriyet yazarı Ege Cansen:
Cumhuriyet düşmanlığı ve inşaat yapma merakı
"Merkez Bankası'nın taşınmasını yanlış buluyorum. Tamamen inattan, israftan doğan bir şey. 'İstanbul'u finans merkezi yapacağım' demek bilimsel bir görüşten doğmuyor. Bunun için Merkez Bankası'nın gelmesine gerek yok. Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşımak başka bir düşüncenin mahsulüdür. Buna göre iki temel saik vardır. Birincisi cumhuriyet düşmanlığıdır. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Ankara, cumhuriyeti temsil eder ve bundan memnun olmayan geniş bir kitle var. Bir de pratik bir saik var o da; inşaat yapma merakıdır. Bu taşınma işi en az 500 milyon dolarlık bir inşaat işi çıkarır. İhale, lojman bina derken. Bir tabir vardır, "Hiçbir iş yapamıyorsan, inşaat yap" diye. Binalar yapılacak, kurdeleler kesilecek. Müthiş bir tatmin kaynağı. Hele hele inşaatın yakınlarında arsalar varsa onlar da değer kazanacak."
CHP Milletvekili Faik Öztrak:
Başkan Durmuş Yılmaz istifaya mı zorlanıyor?
"Hükümet, bu operasyonda bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor. Sayın Başbakan, 'yeri bile belli' dedi. O yer neresidir bilmiyoruz. Arkasından Ataşehir lafları çıktı, peki bunu önceden kimler biliyordu? Burada bir arazi rantı var mı, sonra Merkez'in 4. Levent'te çok değerli arsası var. Levent'teki arsa ne olacak? Merkez Bankası çalışanlarının büyük bir kısmı İstanbul'a gitmek istemiyor. Emekliliği gelenler ayrılacak, iktidar çok arzu ettiği hızlı kadrolaşma imkanı bulacak. Başkan Durmuş Yılmaz, taşınmaya karşı, istifa edebileceğini söylemişti. Acaba Sayın Yılmaz'ı istifaya zorlama isteği mi var diye düşünüyorum. Başkent olarak Ankara'yı zayıflatma amacı mı var? Ekonominin ciddi sorunları varken, hükümet gündem değiştirmek istiyor. New York finans merkezidir ama Bernanke Washington'da oturur.
Radikal yazarı Mahfi Eğilmez:
Çok suni, inat uğruna yapılan bir tartışma
"Geçmişte ben de Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması görüşündeydim. Siyasetin elinin çekilmesi için bunu dile getirmiştik. Ancak bu oldu ve bitti. Şimdi bağımsızlığı ile ilgili tartışma yok. Dolayısıyla siyasi bir etki kalmadığı için taşınmasına gerek yok. Çok suni ve inat uğruna yapılan bir tartışma. Gündemden çıkarılması lazım. İstanbul'a gelmesinin pratik bir yararı yok. Bankalara yakın olmasının ise önemi yok, çünkü adından başka banka özelliği kalmadı. Merkez Bankası'nın asıl işi Hazine ve Maliye ile oluyor. Ataşehir'e gelmesinin emlak fiyatlarında yaratacağı rant ve yapılacak masraftan başka bir şey yok. Ha Ankara'da, ha İstanbul'da bir şey fark etmez. Bence 'Eylem Planı'nın ABD'de yaşanan durgunluğun etkilerini önleyici yönü var mı, yok mu?' bunlar tartışılmalı."
Hürriyet yazarı Ercan Kumcu:
Başkentte olması egemenliğin simgesi
"Merkez Bankası'nın siyasi polemik konusu yapılması çok üzücü, yazık, yıpratılıyor. Merkez Bankası, para basma yetkisine sahip. Ulusal egemenliğin en görünür kurumlarından biri. Ulusal egemenliğin sembolü başkenttir. Merkez Bankası, cumhuriyetin değerlerinden biridir. Merkez bankası başkentlerinde olmayan ülkeleri örnek vermek doğru değil. Merkez bankalarının başkentte oturmaları bir simgedir. Kurucularının felsefelerini yansıtır. Her şeyden önce, egemenlik anlayışının bir parçasıdır. Yasa çıkararak bütün bunlar gözardı edilebilir. Ama doğru olmaz. İddia edildiği gibi merkez bankalarının başkentte olmasıyla siyasi etkinin artacağı çok doğru değil. Bu siyasi otoritenin bakış açısı ve toplumun kafa yapısıyla ilgili."
Radikal yazarı Prof. Dr. Taner Berksoy:
İktisat politikası için manalı değil
"Siyasi ağırlıklı bir tercih. Taşınmanın kuvvetli bir gerekçesi ve manası yok. İktidar açısından iyi bir durum da değil. Bağımsız bir kurul hakkında siyasi bir karar almak iyi bir şey değil çünkü. Başkan atanmasında da tereddüt yaratan gelişmeler olmuştu. Şimdi de konunun dayatma biçiminde olması kesinlikle benzer bir izlenim veriyor. İktisadi politikalar açısından bakıldığında taşınmanın para politikası, araçları ve hedefler açısından durumu değiştirecek bir yanı yok. Hiçbir şeyi etkilemez. İstanbul'un finans merkezi olmasıyla da bir ilgisi yok çünkü 'Merkez bankaları finans merkezlerinde olur' diye bir durum söz konusu değil. Bu yüzden iktisadi politiklar açısından da pek manalı değil. Merkez taşınmada da kendini anlatamadı. Bu basit bir nakil değil. İktidar Merkez Bankası ile inatlaşıyor gibi bir durum var."
Vatan yazarı Prof. Dr. A. Savaş Akat:
Önemli olan yeri değil, bağımsızlığı
"Merkez Bankası kuruluş kanununa göre yönetim merkezi Ankara'dır. Dolayısıyla İstanbul'a taşınması Meclis kararı gerektirmektedir. Ancak hükümetin bu değişikliği Meclis'ten geçirecek çoğunluğa sahip olduğu çok açıktır. Dünya deneyimi açıkça gösteriyor. Olmazsa olmaz ilke merkez bankasının bağımsızlığıdır. Gerisi ayrıntıdır. Bugünkü iletişim ve ulaşım kolaylıkları bankanın yönetim merkezinin hangi kentte yer aldığını iyice önemsizleştirmiştir. Ankara'da kalmasında bir mahzur görüyor muyum? Hayır. İstanbul'a gelmesine karşı çıkıyor muyum? Hayır. Para politikası açısından bir sonucu olur mu? Hayır. Bu kararı Meclis'in olağan yetkileri içinde gördüğümü de belirtmek istiyorum."
ERSİN ÖZİNCE:
Başbakan söyledi
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, konu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, "Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması konusunda Sayın Başbakanımız seviyesinde değerlendirmeler belirtildikten sonra bu konuda herhangi bir hüviyeti olmayan bir değerlendirme yapmak bana düşmez" dedi. Özince şunları söyledi: Merkez Bankası çok özel bir şey. Bu tür polemiklerin çok fazla beslenmesini uygun görmüyorum. Hepimizin fikir sarf etmesi gereken hususlar olarak görmüyorum. Türkiye'nin çok daha ciddi konuları olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası bağımsızlığı da üzerinde hassasiyetle durmamız gereken ciddi konulardan bir diğeri. Şu anda Türkiye'nin sorunu üretimdir, istihdamdır."
ÖZDEMİR ÖZOK:
Karar bankanın
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, dünyanın her yerinde merkez bankalarının başkentlerde bulunduğunu söyledi. Özok, Milliyet'e yaptığı açıklamada, "Aslında olaya ideolojik bakılabilir ama ekonomik yarar, sosyolojik gelişmeler ve mali boyutuyla bakılmalı. Bağımsız bir kurum, nakil konusundaki kararı kendi vermeli. Hükümet siyasal amaçla bunu yapıyorsa zaten bunu kabul etmek mümkün değil. Ama şunu da ifade etmeliyim ki Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasıyla öyle kolay kolay cumhuriyet kazanımları kaybedilmez. Cumhuriyet sağlam temeller üzerine kurulmuştur.
Başbakan'ın restleşerek 'ben yaparım' yaklaşımı kabul edilir değil. Biz Barolar Birliği olarak nakil kararının Merkez Bankası Başkanı ve yönetimi tarafından verilmesinin doğru olduğu görüşündeyiz" dedi.
ADALET BAKANI ŞAHİN:
Meclis karar verir
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması konusunda "Buna Başbakan karar vermez, TBMM karar verir" dedi. Meclis Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Şahin, bankanın kanununda olduğu gibi, Vakıflar Bankası, Halkbank ve Ziraat Bankası'nın kanunlarında da "merkezin Ankara olduğunun" yazılı olduğunu belirtti.
Şahin şunları söyledi: "Kamu bankaları olan bu bankalar da İstanbul'a taşınmak istiyor. Çünkü İstanbul, finans merkezi haline geldi. Başbakan, iktidar partisinin başbakanı ve başbakan olarak bu konuda yapmayı düşündüğü bir icraatı ifade etti. Başbakan karar vermez buna, TBMM karar verir. Teklif ya da tasarı hazırlanır. Eğer Genel Kurul böyle bir karar verirse, taşınma o zaman olur."